12. Başkanımız Çelik Gülersoy

İstanbul deyince akla gelen sayılı isimlerden birisidir Çelik Gülersoy, adı adeta İstanbul ile özdeşleşmiştir. Hepinizin adını duyduğunda onun hakkında az çok bir şeyler söylediğini duyar gibiyiz.

Biz de dergimizin bu sayısında Turing ile bütünleşmiş isimlerden merhum Çelik Gülersoy’u Turing’e ve İstanbul’a hizmetlerini elimizden geldiğince anlatarak kendisini bu vesileyle yad ediyoruz.

İlk kez 1947 yılında Türkiye Turing ve Otomobil Kurumunun kurucu başkanı Reşit Saffet Atabinen’in kendisine verdiği çok önemli bir mektubu Yıldız Sarayı’ndaki heyete iletmesiyle Turing’le, yani yeni hayatıyla tanışır. Onun bu yeni hayata başlamasında en etkin kişi hiç şüphesiz merhum Atabinen’dir. Dönemin önemli kültür adamları arasında yer alan Atabinen’in yanında adeta bir okuldaymış gibi yetişen Gülersoy, 1947 yılında Turing’de memur olarak işe başlar. 1961-1965 yılları arasında hukuk müşaviri, 1965’ten 2002 yılına kadar ise genel müdür olarak görev yapar.

1947 yılında henüz 17 yaşındayken tanıştığı Turing’de kendisinden önce 11 Yönetim Kurulu Başkanı ile çalışan Çelik Bey, 2002 yılında bu kez yönetim kurulu başkanı olarak çıkar karşımıza, ta ki o amansız hastalık onu çok sevdiği İstanbul’dan koparana kadar.

14 Haziran 2002 tarihinde başkanlığa seçilen Gülersoy, görevini 6 Temmuz 2003 tarihinde vefat etmesi nedeniyle yalnızca 1 yıl sürdürebilir. Turing’de aralıksız 56 yıl çalışarak yapılan tüm hizmetlerde çok büyük emeği olan Çelik Gülersoy’u ve o dönemdeki kurum faaliyetlerini daha önceki başkan yazılarında siz değerli okuyucularımızla paylaştığımızdan kendisini burada rahmetle anarken kelimelerimiz yettiğince şahsına münhasır 12. Başkanımızı hatırlayıp, sizlere tanıtma fırsatı bulacağız.

Jandarma komutanı babasının şark görevi nedeniyle 23 Eylül 1930 yılında Hakkâri’de doğan Gülersoy’un nüfusa kayıtlı olduğu asıl ismi Çelik Uygur Gülersoy’dur. 4 çocuklu Gülersoy ailesinin en küçüğü olan Çelik Gülersoy’un annesi Münevver Hanım Erzurumludur, babası Akif Bey ise aslen Ünyeli Müftüzadeler ailesindendir. Akif Bey Anadolu’nun farklı yerlerindeki görevlerinden sonra ailesiyle birlikte annesinin İstanbul, Fatih semtindeki konağının yakınlarına taşınır. Daha sonra Beşiktaş’ta bir eve, son olaraksa Beşiktaş Yıldız’da Sultan Abdülhamit Dönemi Serasker Rıza Paşa Konağı’nın yamacındaki sıra evlerden birine yerleşirler. 1935 yılında Akif Bey’in vefat etmesi Gülersoy ailesinin maddi ve manevi açıdan zor zamanlar geçirmesine sebep olur. Bir süre sonra Çelik Gülersoy’un ağabeyleri ile ablasının iş ve evlilik nedeniyle evden ayrılmalarıyla bir anne ve oğulun 65 yıl hiç ayrılmadan hayata nasıl tutunduklarının hikâyesi başlar.

Gülersoy, ilkokulu Yıldız semtinde Okulların Güneşi anlamına gelen “Şems-ül Mekatip” adlı okulda başlayıp, Maarif Mektebi 50. İlkokulu’nda tamamlar. Ortaokulu; Feriye Saraylarının bir bölümü olan 1990’lı yıllardan itibaren Kabataş Lisesinin yatılı kısmı olarak kullanılan binada okur. Liseyi Beyoğlu Erkek Lisesinde okuyan Gülersoy, lise yıllarında okulun en çalışkan öğrencisi olup, okul gazetesini tek başına çıkarmıştır. Liseden birincilik ve olgunluk diplomasıyla mezun olan Gülersoy, bir yandan hukukçu olma isteği diğer yandan tarihe olan merakı yüzünden ikilem yaşar, ayrıca gençlik yıllarında resme ilgi duymasına rağmen geçim kaygısı onun bu alanda ilerleme hevesinden de uzaklaştırır.

1947 yılının Eylül ayında yaşadığı bir olay Çelik Gülersoy’un hayatında dönüm noktası olur. Yıldız’da oturdukları evin yanındaki Serasker Rıza Paşa Konağı’nın sahibi Reşit Saffet Atabinen, kendisini Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde yer alan Türkiye Turing ve Otomobil Kurumuna davet eder. Diplomatik bir mektubu Yıldız Sarayı’na ulaştırmakla görevlendirilen Gülersoy bu tarihten sonra kurumda yarı zamanlı işe başlar. Turing’e gelen misafirleri karşılama, telefonları cevaplama ve posta işlerini takip etmek ile görevlendirilen Gülersoy’u bu görevlerinden daha fazla heyecanlandıran iş ise günümüzdeki kurum kütüphanesi temellerinin bu dönemde atılması olur.

Karaköy’de Kemankeş Koca Mustafa Paşa Camii bahçesindeki Sıbyan Mektebi kurumun kitaplığı olarak kullanılır. Çelik Bey’in hayatında büyük öneme sahip olan ve bunu her zaman dile getirdiği çok sevgili annesinden sonra tutkuyla bağlı olduğu kitaplarla iç içe olmak onu son derece mutlu eder. 1949 yılında İstanbul Hukuk Fakültesine kayıt olan Gülersoy bu dönemde annesiyle birlikte Reşit Saffet Atabinen’in konağının müştemilatına taşınır. Ancak kısa bir süre sonra tüberküloz hastalığına yakalanır. 6 ay boyunca odasından çıkamayan Gülersoy’un imdadına Reşit Saffet Atabinen’in zengin kütüphanesi yetişir. Fransızca ve Almancayı iyi bilen Gülersoy bu sıkıntılı günlerinde en sevdiği şeyi yapar.

Okumak, saatlerce, günlerce okur, bir de odasındaki o küçücük penceresinden baktığı İstanbul siluetiyle teselli bulur. Kim bilir belki o günlerde İstanbul için yapılacak ne çok şeyin olduğunu hayal ediyordu. Bir süre sonra eski sağlığına kavuşan Çelik Gülersoy, gerek Reşit Saffet Atabinen’in konağında gerekse Turing’de katıldığı toplantılarda dönemin kültür, sanat, turizm vb. alanlarda en önde gelen kişileriyle tanışma, onların görüşlerinden istifade etme şansı bulur. Gülersoy’un kültürel ve sanatsal açıdan farkındalığının oluşması, kültür varlıklarının korunması ve ayakta tutma bilinci bu dönemde şekillenir. Ancak biri vardır ki onun hayata bakışına, yaşayışına, görgüsüne, kişiliğine ve eğitimine yön verir. Diplomat kimliğinin yanında kültür-sanat adamı Reşit Saffet Atabinen, her yönüyle Gülersoy’a örnek olur.

Gülersoy’un Kurumda ağırlaşan işleri, eğitimine de yansır. Hukuk Fakültesi’nin ilk 3 yılını 3 yılda tamamlarken dördüncü sınıfı ise 5 yılda tamamlar. Her geçen gün üzerindeki sorumluluk ve iş hacmi artan Gülersoy, 1960 yılında askere gider. Askerliğini Ankara Genel Kurmay Başkanlığında Harp Tarihi şubesinde yapar. Yazımızın başında sizlerle paylaşmıştık Çelik Gülersoy’un tarihe merakı, tarihçi olma isteği, işte burada gerçek olur. Ordu tarihini yazmakla görevlendirilen Gülersoy, 27 Mayıs darbesi olunca ihtilal kitabının yazılması için oluşturulan komisyonda yer alır. Ancak kitabın yazılması ertelenince Çelik Bey’in yeni görevi Yassıada Mahkemeleri için gerekli olan evrakları adaya ulaştırmak olur. Tarihimizin kara lekesi bu olaylarla Çelik Bey’in tarih serüveni şimdilik son bulur, ta ki yazacağı kitaplara kadar. Askerlik bitiminde kısa bir süre avukatlık mesleğini yapan Çelik Bey, daha sonra Turing’de tam zamanlı işe başlar. Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu’na 42 yıl başkanlık yapan Reşit Saffet Atabinen’in 2 Şubat 1965 tarihinde vefat etmesinin ardından Kurum içerisinde daha aktif görev almaya başlar.

Henüz 35 yaşında iken Kurumun tüm işleyişinden sorumlu hale gelen Gülersoy, Merhum Atabinen’den sonra seçilen tüm yönetim kurulu başkanlarına büyük destek olur. Bu dönemde kurum daha çok trafik alanında; ilk yön levhaları, yol-yardım servisleri ile turizm alanında; enformasyon büroları, turizmi canlandırma hareketleri kapsamında yayınlarıyla ön plana çıkar. 1971 yılına gelindiğinde ise Kurumun, Maliye ve Gümrük Bakanlıkları ile imzaladığı yeni triptik rejimiyle; Türk vatandaşlarının yurda girişte kendilerinden istenen teminat evraklarının Avrupa ülkelerine göre yarı fiyatına hazırlanmasıyla sağlanan döviz akışı hem ülke hesabına hem de Turing’in yapacağı çalışmalarda büyük fayda sağlar. Ekonomik açıdan büyük bir güce sahip olan Turing için artık yeni yatırımlar dönemi başlar, tabii Gülersoy’un da yeni görevi. 1972 yılında Genel Müdürlüğe yükselen Gülersoy’un gayretleriyle Turing’in; kültür, sanat, turizm, trafik alanlarında toplumsal bilincin oluşması ve uygulanmasına yönelik öncü çalışmaları başlar. Kurumun ekonomik gücü her alanda ilklerin yapılmasına vesile olur. Turizm alanında ülkemizdeki müze, ören yerleri, tarihi kasır, konak ve park gibi çok sayıdaki kültür ve tarihi mirasımız korunup, restore edilerek, bu değerli mekânlar yeniden hayatımıza kazandırılır. Her alanda parlak bir dönemin yaşandığı Turing için 90’lı yıllar ise sıkıntılı yılların başlangıcıdır. 1990’da Yeni Triptik Rejimiyle, en önemli kaynağı triptik gelirinin büyük ölçüde azalması, 1994 yılında ise vergi mükellefi olması ve geriye dönük vergi borçları yüzünden ekonomik açıdan oldukça sancılı günler yaşanır. Kurum bu dönemde zorunlu olarak gayrimenkul satışı ve personel tasfiyesi ile bu durumu atlatmaya çalışır. Bu dönemden itibaren Türkiye Turing ve Otomobil Kurumunun faaliyetleri her alanda azalır. 2002-2003 yılarında Kurumun Yönetim Kurulu Başkanı olan Çelik Gülersoy ise hizmetlerine hiç durmadan devam eder, en çok da yayınlarıyla…

Yaşadığı dünyanın sorunlarını kendine dert edinen, bunun için yıllarca büyük çaba sarf eden merhum Gülersoy çok yönlülüğün en güzel örneklerinden birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Gülersoy mimar, restoratör, sanat tarihçisi değildi ama gördüğü, yaşadığı, okuduğu ve hayal ettikleriydi ona ilham veren. Yeri geldi bir seyyah gözüyle gittiği yerleri tasvir etti kitaplarında, bir çocuğun annesine duyduğu özlemi, sevgiyi anlattı şiirlerinde, geçmişi okuyarak, düşleyerek şekillendirdi konakları, kasırları, parkları.

Bir İstanbul beyefendisinin doğuştan değil, nasıl olunacağının en güzel örneği olan 12. Başkanımız Çelik Gülersoy’u minnetle anıp, rahmetle yâd ediyoruz...

Çelik Gülersoy’un Ödülleri:

• 1976 yılında İtalya Cumhurbaşkanı tarafından “Cavaliere” nişanı

• 1979 yılında Kültür Bakanlığı tarafından Şeref Plaketi

• 1979 yılında Fransa Cumhurbaşkanı’nın Liyakat Nişanı

• 1986 yılında Karadeniz ve Boğaziçi Üniversiteleri tarafından Fahri Doktorluk

• 1992 yılında İstanbul Belediyesi tarafından Teşekkür Beratı

• 2000 yılında ise Sayın Çelik Gülersoy Kültür ve Sanat Büyük Ödülüne sahip olur.

Çelik Gülersoy’un Yayınları:

• Beşiktaş’ta Ihlamur Mesiresi ve Tarihi Kitabeler

• Un Guide D’Istanbul

• Kariye

• Batıya Doğru

• Boğaziçi Sorunlar Çözümler

• Kapalıçarşı’nın Romanı

• Yıldız Parkı ve Malta Köşkü

• Lale ve İstanbul

• Yıldız ve Emirgan Parkları ve Köşkleri

• Pembe Sera’nın Hikâyesi

• Çamlıca’dan Bakışlar

• Eski İstanbul Arabaları

• Kayıklar

• İstanbul Estetiği

• Ihlamur Mesiresi

• Dolmabahçe

• İstanbul’un Anıtsal Ağaçları

• Hıdiv’ler ve Çubuklu Kasrı

• Edirnekapısı’nda Bir Örnek

• Küçüksu

• Reklamlar ve Biz

• Taksim

• Göksu’ya Ağıt

• Soğukçeşme Sokağı

• Tramvay İstanbul’da

• Kırk Yıl Olmuş

• Mavi Cami

• Nasıl Bir İstanbul?

• Beyoğlu’nda Gezerken

• Çerağan Sarayları

• Kız Kulesi

• Tepebaşı

• Beşiktaş Daha Dün

• İstanbul Maceramız I-II

• Büyük Çamlıca Tepesi 1980-1995

• Büyükada Dün/Yesterday

• Safranbolu

• Fenerbahçesi

• Yeşil Ev: Bir Yuva

• Beyoğlu’nun Yitip Gitmiş 3 Oteli

• Bâb-ı Âli Hükümet Kapısı

• Büyükada Yetimhanesi

• Çankaya

• A. Şinasi Hisar

• Atatürk Albümü

• Atatürk Atatürk

• Bir Masal

• Pierre Loti ve Dersaadet

• Esentepe’ye Veda

• İstanbul Şarkısı

• Ayrılış (Şiir Kitabı)

• Hüzün Yağmuru (Şiir Kitabı)

• Tabiatı Koruma

• Sosyal Turizm

• Seyahat Acenteliği

• Türkiye’nin Turizm Politikası

• Turizm Gerçeğimizin En Önemli İncelemesi

Üstüne Düşünceler

• Türk Toplumu ve Turizm

• Avrupa Gezi Rehberi

• Trafik Polisinin İşaretleri

• Yıllık Ücretli İzin

• Trafikte Kılavuz İşaretleri

• Trafik Sorunumuz Üzerine Sosyolojik Düşünceler

• Otomobil ile Avrupa Gezi Rehberi

Tülay Taşdemir


Turing Kültür Sanat YouTube Kanalı

Turing Kültür Sanat YouTube Kanalı
crosschevron-down