Bir tarafta Topkapı Sarayı, Roma Sarnıcı diğer tarafta Ayasofya-i Kebîr Câmi-i Şerîfi, iki dünya mirası arasında ise tarihi dokusunu günümüze kadar muhafaza etmiş, gravürlere, resimlere, fotoğraflara konu olan Soğukçeşme Sokağı yer almaktadır. Adını III. Selim dönemine ait mermer bir Türk çeşmesinden alan sokağın, mevcut gravürlerinden de yola çıkılarak ilk kez 18. yüzyılda biçimlendiği tahmin edilmektedir.
Sağında tüm ihtişamıyla sarayın dış kapısı Bâb-ı Hümâyun, solunda ise barok üslubun İstanbul’daki en güzel örneklerinden biri olan Ayasofya İmaret Kapısından başlayan Soğukçeşme Sokağı, Gülhane Parkı’na kadar uzanan Arnavut kaldırımlarıyla konuklarını karşılamaktadır.
Sokak boyunca sarayın duvarlarına usulca yaslanmış 19. yüzyıl Osmanlı Evleri sizlere eşlik ediyor. Devrin saray erkânı ve Ayasofya personelinin yaşadığı Soğukçeşme Sokağı’ndaki konaklar gerek konumları, gerekse yapılış üslupları açısından Osmanlı sivil mimarisinin en nadide örneklerini yansıtmaktadır. Geleneksel mimarimizin güzide numunelerinden olan bu konaklar ne yazık ki zamanla kendi kaderlerine terk edilmiş, evlerin çöküp yok olmalarına, yıkılıp betonlaşmalarına engel olunamamış.
Turing’in kültür varlıklarımızın korunması ve yeniden hayata kazandırılması amacıyla kuruluşundan günümüze değin sürdürmeye devam ettiği faaliyetleri arasında Soğukçeşme Sokağı’nda 1980’li yılların ortalarında itibaren başlattığı restorasyon çalışmaları ile sokak tarihi dokusuna uygun bir görünüme kavuşur. Dönemin örnek ve öncü işletmelerinden olup sokağa adeta bir inci gibi dizilen konaklar ise yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgisini çeker.
Turizm alanında Sûr-i Sultânî bölgesinde çok sayıda misafirin ev sahipliğini üstlenen Turing tesisleri, açıldığı tarihten günümüze kadar kapsamlı bir restorasyon çalışması geçirmemiş. Yapılan küçük onarımlar ise ne yazık ki yeterli fayda sağlayamamış. Zamanla konfor kalitesini yitiren konakların statik, alt yapı, teknik, sorunları da giderek artmaya başlayınca eskimeye yüz tutmuş. Bir süre sonra ziyaretçileri tarafından da yeterli ilgiyi görmeyen konakların mevcut haliyle işletilmesi neredeyse imkansız hale gelmiş. Bu olumsuz koşullar altında uzun yıllar işletilmeye devam edilen Ayasofya Konakları, Konuk Evi, Yeşil Ev ve Sarnıç Restaurant’ın Turing üzerindeki mali yükü ise her geçen gün artmaya devam etmiş. Turing’in kendi imkanlarıyla bu sorunu çözmesinin kurumu, büyük bir yükün altına sokacağının anlaşılması üzerine 2014 yılında Yönetim Kurulu’nun aldığı karar neticesinde Sultanahmet bölgesindeki tüm tesisler, işletme ihalesini alan firma tarafından detaylı restorasyon çalışması ve donatımının yapılması koşuluyla kiraya verilmesi kararlaştırılmıştır. Böylece Turing’in kasasından tek kuruş ödenmeksizin tüm yapıların restorasyon çalışması ve tefrişatı yapılmıştır.
Dergimizin 397. sayısında Yeşil Ev, 402. sayısında ise Naziki Konağı’nın geçirdiği restorasyon sonrası durumlarını sizlerle paylaşmıştık. Bu sayımızda ise ihya çalışmalarının ardından yüksek duvarlarının arkasına gizlenmiş Konuk Evi’nin son halini sizlerle paylaşmak istedik.
1990’lı yılların başına kadar orijinal yapısından oldukça uzak, beton bina ve bahçesi atıl bir otopark olarak kullanılan Konuk Evi’nin ilk sahibinin Hipodrom meydanındaki Tapu İdaresi’nde Hukuk Müşaviri olan Hasan Tahsin Efendi olduğu bilinmektedir. Özgün mimarisini kaybetmiş olan konağın ilk restorasyon çalışmaları, yapının 1992 yılında Turing tarafından satın alınmasıyla başlar. Arşiv fotoğrafları ve tarihi belgelerden yola çıkılarak aslına uygun bir şekilde ihya edilen yapı, 1993 yılından itibaren Konuk Evi adıyla misafirlerini ağırlamaya başlar. Uzun yıllar ziyaretçilerinin yoğun ilgisini çeken Konuk Evi her güzel şey gibi yıllara meydan okuyamadığından yorgun düşerek eski cazibesini yitirir.
Konforun ve estetiğin ön planda tutulduğu Konuk Evi; klasik yapısı ve özgün mimarisine uygun yeni düzenlemeleriyle ziyaretçilerinin büyük beğenisini kazanmaktadır. Bahçesindeki asırlık ağaçları, mis kokulu çiçekleri ve kuş sesleriyle sizi tarihin derinliklerinde bir yolculuğa davet eden konak, meraklıları ile yeniden buluştu. Soğukçeşme Sokağında’ki tüm konaklar gibi Konuk Evi de otelcilik alanında dünyanın en itibarlı otel zincirlerinden olan Hilton markasının “Hilton, Curio Collection” adlı markası altında, ülkemizin turizm alanında en saygın gruplarından biri olan Dorak Holding bünyesinde işletilmektedir.
Bölge turizmine büyük katkı sağlayacak olan Hagia Sofia Mansions-Curio Collection by Hilton adıyla Türkiye’deki ilk Curio Collection oteli Sultanahmet’te Turing tesislerinde açıldı. Dorak Holding tarafından hayata geçirilen proje ile tarihi yarımada içerisinde yer alan bu eşsiz sokağın konakları tek bir çatı altında toplandı. Turing’in Sultanahmet’teki işletmeleri bölge turizmine büyük bir katkı sağlarken; ziyaretçilerine de tarihin bir parçası olan konaklarda unutamayacakları bir deneyim yaşatıyor.
İstanbul’da tarihin kalbinde yer alan Konuk Evi ise Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden birini teşkil ederken, dünya standartlarının üzerindeki hizmet kalitesi ve benzersiz konumuyla konuklarını adeta zamanda bir yolculuğa çıkarıyor.
Blog Yazarı: Tülay Taşdemir